Tarık Buğra'nın Milli Mücadele yıllarını anlattığı Küçük Ağa romanında Reis Bey adlı karakter çok sevdikleri ve tamamen bir “Osmanlı” olarak gördükleri Ermeni asıllı doktora “İyi yetişmemiş insanların ülkesinde düzen bir bozuldu mu, mağara devri, taş devri hortluyor Minas Efendi. Bu, bütün tarih boyunca böyle olmuş, böyle de gidecek. Biz ise, Minas Efendi, sarsıntı ne kelime, çöktük, çöktük. Olacağı elbette bu idi.” sözlerini söyler. Ne acıdır ki romanda söylenen cümleleri 100 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen şimdilerde aynen yaşıyoruz. İyi yetişmemiş insanların ülkesinde epeyce bozulan bir düzen daha doğrusu düzensizlik hakim. Böyle giderse çöküş kaçınılmaz sanki. Liyakatsizlik ve iş bilmezlik paçalardan akıyor. Tamamen bir boş vermişlik hali yaşanıyor. Devletin neredeyse bütün kurumlarında bir mağara devri zihniyeti hortlamış görünüyor. İşini doğru düzgün ve layığıyla yapan kişilere çok az rastlanıyor. Memlekette işler ehline verilmiyor, işin ehli olan kişilerin de halkın yararına çalışması türlü yollarla engelleniyor.
Kafamda uzun zamandır bu başlıktaki bir yazı yazma planım vardı. Beni iyice tetikleyen ve artık dayanamayıp duygularımı (siz buna “öfkelerimi” diyebilirsiniz) ifade etmemi gerektiren olay İzmir’de yaşandı. İki insanımız yağmurlu bir havada yolda yürürken elektrik akımına kapıldı ve ne yazık ki hayatını kaybetti. Biri yirmili yaşlarının başında tıp öğrencisi diğeri sanat ve müzikle ilgilenen 40’lı yaşlarda birisi. iki can, iki pırıl pırıl insan. Çıldırmamak, isyan etmemek, aklımızı kaybetmemek, ağız dolusu küfretmemek elde değil! 21. yüzyılda bu ülkenin insanları sokakta yürürken durduk yere ölüyor. Niçin? İşini adam gibi yapmayan ve bunları hakiki şekilde denetlemeyen ahlaksızlar, namussuzlar, aşağılık ve iğrenç yaratıklar yüzünden. Daha önce yerel medyada bu konu gündeme gelmiş, “Çözüm için illa biri mi ölmeli?” diye gazetelerde haber yapılmış. Ama kimsenin hiç umurunda olmamış! Göz göre göre insan yaşamı hiçe sayılmış, facia adeta bağıra bağıra geliyorum demiş! Elektrik akımına kapılarak yere düşen Özge Ceren Deniz’e elini uzatıp yardım etmek isteyen İnanç Öktemay 2014 yılında sosyal medya hesabında bir Fransız yazara ait “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.” sözlerini paylaşmış. Sanki başına gelecekleri önceden hissetmiş gibi! Evet, bakın bakalım bu ülkeye! İnsanlar nasıl ölüyor? Bin türlü ihmalden kaynaklı ölüm çeşidini buraya tek tek sığdırmak mümkün değil! Yıllardır insanlar pisi pisine ölüyor! Devleti ve parti liderlerini kutsadığı kadar insan yaşamını kutsayan bir halkımız olsaydı belki de bu ölümlerin hiçbirisi yaşanmayacaktı! İnsanca bir yaşam talep eden bilinçli bir toplum olsaydık nice canlarımız yaşayacaktı.
Temiz Türkler Ne Yapmalı?
TamgaTürk’te sıkça vurgulanan “Temiz Türkler” olarak biz ne yapmalıyız? Meselenin asıl can alıcı noktası budur. Vergisini düzenli veren, yasalara hep saygılı, eski ataları gibi doğayı ve yaşamı kutsayan, eşit yurttaşlık bilincine sahip, insanca yaşamak isteyen milyonlarca kişiyiz. Sayımız hiç de az değil. Ama yeterince örgütlü ve güçlü değiliz. Feodal ve kirli siyasette sözümüz geçmiyor. Aşiretler, cemaatler, tarikatlar, ağalar, ihaleciler, etnik bölücüler, “hep bana olsun” deyiciler köşe başlarını tutup siyasetçilere ayar veriyor, onların hükmü sürüyor ama bizim gibilerin sözü geçmiyor. Bizi temsil eden bir siyaset kurumu yok. Sivil toplum örgütlerinin değil bize, kendilerine bile hayrı yok! Sesimizi kimse duymuyor, duymak dahi istemiyor. Halkımızın gözünü kör, vicdanını yok eden partizanlık ve lidere tapıcılık revaçta olunca politikacılar istediği gibi at koşturuyor. Birkaç yılda bir seçim olunca kendisini önemseyip dandik bir kağıt parçasını sandıktan içeri atınca demokrasinin sadece bu olduğunu düşünen, oy verdiği partiyi ve liderini yanlış yaptığında asla eleştirmeyen, verdiği oyun peşine hiç düşmeyen, kendisinin “asil” seçtiğinin “vekil” olduğunu bile idrak edemeyen, hesap sormaktan ve hakkını aramaktan aciz toplumdan çok da umutlu olmamak gerekir. Ama biz varız, sesimizi daha çok duyurmak zorundayız. İnsanca bir yaşam talep etmek en doğal hakkımız. Bizi kimse bundan alıkoyamaz.
Oğuz Atay, Bir Bilim Adamının Romanı adlı eserinde “Her şey öğretilebilir. İyi yaşamak için neler yapmalı? Bunu bile öğretebiliriz insanlara. Çünkü iyi yaşamak da ‘bilgi’ye dayanır. Bunu da göstermeliyim sizlere. Çünkü ülkemizin insanları daha yaşamanın acemisidir. Onlara insan gibi yaşaması öğretilmemiştir henüz. Nasıl yaşamak gerektiği de sezdirmeden öğretilebilir onlara. Hayatın yaşamaya değer olduğu öğretilebilir. Güzel sanatların da, edebiyatın da ‘büyük ve güzel şeylerin’ de var olduğunu öğrenmeli insanımız.” der. Biz “Temiz Türkler” iyi yaşamayı talep etmeliyiz hep, bunu gerekirse kafalarına vura vura öğretmeliyiz yaşamın halâ acemisi olan insanımıza. Israrla ve inatla. Ortalamayı yükseltmeliyiz bulunduğumuz her ortamda. Pes etmemeliyiz. Vasatı kabullenmemeliyiz. Daha iyiyi, daha güzeli arzu etmeliyiz. Hayatın yaşamaya değer hakikatini bilmeli ve herkese de bildirmeliyiz. Bir Türk’ün bundan daha doğal bir isteği olamaz. Bize karşı 3 maymunu oynayan bütün siyasi partileri ve liderlerini elimizin tersiyle itmeliyiz. Kula kulluk etmemeliyiz. Biat kültürü denen Ortadoğu hastalığını, kepazeliğini yerle bir etmeliyiz. Kimseye eyvallahımız olmamalı, hiç kimsenin kapıkulları veya marabaları değiliz. Cumhuriyetin yurttaşlarıyız. Yüce Atatürk'ün evlatlarıyız. Temiz Türkler olarak bu memleketin asıl sahipleriyiz. Önce bunların farkına varalım. Tarihe mirasyediler olarak geçmemek için atalarımızdan ve tarihimizden ders almalıyız. Temiz Türkler olarak buradayız, varız, hep var olacağız. Birilerinin hoşuna gitmese de insanca bir yaşamın her daim peşinde ve talepçisi olacağız.
GÜZEL BİR YAZI İYİ TEMENNİLER
Siyasi partiler, dernekler, vakıflar, sendikalar, spor kulüpleri, esnaf odaları vs vs yönetimleri en fazla 2 dönem olmalı. Örn:1 AKP ve Erdoğan örnek2: Bendevi PALANDÖKEN Esnaf ve sanatkarlar odası başkanı. Kaç yıldır orda (Google den siz araştırın) Örnek3:Devlet bahçeli.
Kaleminize yüreğinize sağlık anlatimlarimiz yazılarınızı kalıyoruz
Kaleminize sağlık.
Bu ülke insanına insan gibi yaşamayı Atatürk öğretti ama soraki hainler bunu yok etmek için her şeyi yaptı.
Bunalıp yazılmış, ne olursa olsun, inceldiği yerden kopsun gibi... Eğitin şart çerçevesini bir aşsa... Model eksiğimiz ortada.. Nereden başlasak sorusunun muhatabı meçhul...temiz mi, mağdur mu bu türkler.. Türkler çerçevesi şablon olarak, neyi dışarıda bırakıyor, gerici eğitimi mi, mağdurlarını mı.. Modern dünyanın çelişki, çapraşık yapısını kusuyor mu... Tipik, bu dünyada rahat yüzü yok insana, burnundan getirir bu memleket ne kadar çabalarsan çabala.. Duygusuna da bir el atıverin... Tşk...
Salih Snz öğretmenim elinize emeğinize yüreğinize kaleminize sağlık. Gruplarda paylaşıyorum.
Herkesin mutlaka okuması gereken enfes bir yazı.
Yazdıklarınızın tümüne katılıyorum, umarım halkımız bu gaflet uykusundan bir an önce uyanır ve insana yaraşır bir yaşama kavuşur.
Bu ülkedeki bütün "Temiz Türkler" bu yazımı okusun, mümkün olduğu kadar herkese okutsun lütfen. Duygu ve düşüncelerinizi merak ediyorum. Yazımın altına yorumlarınızı paylaşırsanız sevinirim.
Birilerinin hoşuna gitmese de insanca bir yaşamın her daim peşinde ve talepçisi olacağız.
Temiz Türkler.. Temiz insanlar.. İnsan olmak önemli değil.. İnsan kalmak önemlidir. Çok özel ve güzel bir yazı olmuş eline sağlık kardeşim teşekkür ediyorum. Gruplarında paylaşıyorum sağlıcakla kalın selamlar olsun