Ülkemizde Atatürk, cumhuriyet ve Türk düşmanlarının canları sıkıldıkça söylediği komik bir söz vardır. “Yalan söyleyen tarih utansın!” Hatta bunların kanaat önderi diye pazarladıkları birtakım meczuplar aynı adla kitaplar bile yazmışlardır. Yıllardır tarihimizi hiç utanmadan çarpıtan, kendi ideolojik saplantıları ve hastalıklı düşüncelerini dayatmak için kıçlarından tarih uyduranların ipini kimlerin tuttuğunu çok iyi biliyoruz. Emperyalizmin yerli işbirlikçisi kuklaları olmaya dünden razı bu kesim onlarca yıldır ne yazık ki milyonlarca insanı safsataları ve hezeyanları ile zehirlemiştir, zehirlemeye devam etmektedir. Milyonlarca Atatürk ve cumhuriyet düşmanı bunların eseridir. Machiavelli’nin, Prens (Hükümdar) kitabında “İnsanoğlu öylesine basit ve şartlara uyan bir varlıktır ki, aldatmak isteyen, her zaman için aldatılacak birilerini bulabilecektir.” dediği gibi bu müfterilerin de kandırdığı kitleler hep vardır ve istemesek bile bundan sonra da var olacaktır. Çünkü halkımızın önemli kısmı çok cahildir ve özellikle din duygusu kullanılarak aldatılmaya pek müsaittir. Hal böyleyken sözde din adamı kılıklı ama özde emperyalizmin ajanları tarafından uydurulan hikayeleri gerçek tarih sanıyorlar. Ellerine bilimsel kitaplar alıp okumaktan ziyade duydukları yalan sözlere inanıyorlar. Sokak röportajlarında zaman zaman karşımıza çıkan belli bir kitlenin aşağı yukarı benzer cümlelerle konuşması, tarihçi bozuntularından ve hoca kılıklı soytarılardan çok etkilendiklerini gösteriyor. Akraba çevremde bile çok az da olsa bu kirli propagandadan etkilenenler var. Bizzat konuşup ikna etmeye çalıştığım birkaç kişi oldu. Hayatını tarih ilmine adamış, yıllarca bu işin akademik eğitimini almış, yüzlerce kitap okumuş bana değil de sosyal medyadaki zırvalara inandılar. Kalplerini kırmadan ama gerektiğinde de bazen sert çıkarak yanlış yolda olduklarını söyledim. Bundan sonra iş kendilerine kalmış.
Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’ün sıkça söylediği “Allah ile aldatmak!” tabirini ben “Tarih ile aldatmak!” olarak kullanabilirim. Tarih ile aldatanların bazı iğrenç yalanlarına bakalım. En basitinden başlayayım. Atatürk’ün doğum yeri Selanik olduğu için onun Sabetayist veya Yahudi olduğunu söyleyen beyinsizler var. Selanik’in yüzlerce yıl Türk şehri olduğunu, Osmanlı’nın iskan politikasıyla Anadolu’dan Balkanlara Türkleri yerleştirdiğini, Mustafa Kemal’in baba tarafından atalarının Karaman’dan Manastır'a oradan da Selanik’e yerleştiğini bilmiyorlar. O kadar aptallar ki mason localarını kapatan Atatürk’e mason diyebiliyorlar. Zübeyde annemize -bu iftirayı içim kan ağlayarak ve bu müfterileri gördüğüm yerde bir kaşık suda boğacak kadar sinirlenerek yazıyorum- “Selanik genelevinde çalıştı.” iftirasını atacak kadar soysuzlaşan, alçaklaşan vatan hainleri var! Bu ülkenin televizyonlarında “Mustafa Kemal’in Gönül Galerisi” başlığında konuşup Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan için “Çankaya’nın nikahsız first ladysi” diyebilecek kadar gemi azıya aldılar, kansızlaştılar, soysuzlaştılar! “Derin Tarih” zırvalarıyla ülkemizin kurtarıcısı ve kurucusu Atatürk’e ve yakın çevresine bu iftiraları attılar! 2000’li yılların başında Kemalizm’in aşılmasını ve yeniden yorumlanmasını isteyen CIA Türkiye şefi Graham Fuller’in çocuklarıdır bunlar. Efendilerinin hizmetinde Atatürk ve cumhuriyet düşmanlığı yapıyorlar, efendilerine kölelikte ve vatan hainliğinde sınır tanımıyorlar. Çünkü Türkiye’nin işgal edilmesi için önce milletin zihninin işgal edilmesi gerektiğini çok iyi biliyorlar!
Operasyon Çocukları ve Algıları
Yuval Noah Hararı, Hayvanlardan Tanrılara Sapıens kitabında “Etkili hikayeler anlatmak kolay değildir; zorluk hikayeyi anlatmakta değil, herkesin hikayeye inanmasını sağlamaktadır.” der. Ülkemizde de tarihimiz üzerinden Türk milletine operasyon yapmak isteyen emperyalizmin çocukları hem türlü absürt hikayeler anlatıyor hem de insanların bu zırvalara inanmasını sağlıyor. Onlarca yıldır uygulanan sistematik operasyonlar ne yazık ki meyvesini veriyor. Özellikle son yıllarda sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla kendisine tarihçi diyen, uydurma belgelerle insanların zihnini kirleten onlarca şarlatan türedi. Bu şarlatanlar yıllarca ülkemizin tapu senedi hakkında “Lozan’ın gizli maddeleri var! Lozan 100 yıllık bir antlaşmadır ve 2023’te bitecektir! Lozan’dan dolayı yeraltı kaynaklarımızı ve petrollerimizi kullanamıyoruz! Lozan ayağımıza bir prangadır! 2023’ten sonra şöyle uçacağız, böyle kaçacağız!” diye diye aptallaştırdıkları kitlelerini kandırdılar. Bunlar yetmezmiş gibi Burak Turna ve Eray Hacıosmanoğlu gibi yazar müsveddeleri Türk’ü Anadolu’ya gömmeyi amaçlayan Sevr Antlaşması ile bağımsızlığımızın kaynağı Lozan Antlaşması’nı neredeyse bir tutuyor. Bu akıl ve ruh hastalarına göre iki antlaşmanın maddeleri neredeyse birebir aynıymış. Ortada kazanılmış bir özgürlük ve bağımsızlık yokmuş! Dolayısıyla Lozan bir zafer değilmiş, Mustafa Kemal aslında emperyalizm ile iş tutmuş falan filan. K.çlarından tarih uydurup, kendilerini bir halt zannedip çok bilmiş edasıyla piyasada dolanıyorlar. Ciddiye alınacak hiçbir tarafları yok. Bunların hakikat ile hiçbir bağı da yok. Gerçeklik duygusunu tamamen yitirmişler, kandırabildikleri kadar aptal kandırıp hezeyanlarıyla gündemde kalmaya çalışıyorlar. Zavallılar ve acınacak haldeler. Bu tipleri takip etmeyin, bunların kitaplarına para verip kağıt israfı yaptırmayın, programlarını izlemeyin, en değerli şey olan zamanınızı boşa harcamayın. Yapacağınız en iyi şey üzerlerine sifonu çekmek ve kanalizasyona karışmalarını beklemektir.
Kurtuluş Savaşı Hakkında Hezeyanlar
Atatürk düşmanlarının diğer hezeyanlarından biri de Kurtuluş Savaşı'mızı veya Milli Mücadele'mizi küçümsemeleridir. İtilaf Devletleri aşığı işgal artıklarına göre biz yedi düvel ile değil sadece Yunanlar ile savaşmışız. Milli Mücadele'yi çok da abartmamamız gerekirmiş! Anadolu da zaten hiç işgal edilmemiş! Neyin ve kimin bayramını kutluyormuşuz falan filan. Bana bak ey emperyalizmin çocuğu! Türkiye 4 yıl işgal altında kaldı. Yaklaşık 4 yıl hem ecnebilere hem içerideki saray ve işbirlikçi ihanet çetesine karşı destansı bir mücadele verdik. Yani dış güçlere karşı milli bağımsızlık, iç güçlere karşı milli egemenlik savaşı verdik. Fransa ve Rusya’daki devrimler sadece iç yönetime karşı yapılırken biz aynı anda hem dış hem iç kuvvetlere karşı savaştık. Yüzbinlerce şehit verdik. Bu yüzden dünya tarihinde Türk Devrimi eşsizdir, biriciktir, daha da önemli ve anlamlıdır. Sizin örümcek kafalarınız bunu anlayamaz. Çünkü siz aklınızı ve beyninizi kiraya vermiş kölelersiniz. Ruhunuzu şeytana satmışsınız.
Anadolu’daki bazı Türk beyliklerinin aslında Kürt beyliği olduğunu iddia eden Ayşe Hür denen bir tarihçi bozuntusu var. Bu trajikomik iddiasına cevap vermeyeceğim. Nazım Hikmet yıllar önce bir radyo konuşmasında “30 Ağustos bizim Türklerin en büyük bayramlarından biri. Ve zannediyorum ki yalnız bizim değil, insanlığın bayramlarından biri. Çünkü biz 30 Ağustos’ta ilk defa biz Türkler insanlığa, sömürgeciliğe karşı ve emperyalizme karşı muzaffer olabilmenin yollarından birini gösterdik. Sömürgeciliğin her şeye rağmen yıkılmaya mahkum olduğunu gösteren milletlerden biri de benim milletimdir. Bundan dolayı cidden bu bayram büyük bayramdır ve bir daha tekrar ediyorum yalnız Türk milletinin bayramı değil, insanlığın da bayramlarından biridir.” sözlerini söylemişti. Ayşe adlı sözde tarihçinin zoruna gitmiş bu sözler. X hesabında “Yerel bir askeri zaferin nasıl olup da insanlığın en büyük bayramlarından biri olduğunu geçelim, Nazım’ın hapislik riskinin olmadığı sürgünde yaptığı konuşmada “Bizim, Türklerin”, “Biz Türkler”, “benim milletim”, “Türk milleti” deme gayretinin komünistlikle bağdaşır yanı yok.” diye yazmış. Seversiniz sevmezsiniz, doğru veya yanlış ama komünizm ideolojisine inanmış ve bu uğurda hapis yatmış birisine komünistlik öğretmeye çalışıyor! “Kuvayı Milliye Destanı” gibi bir başyapıt yaratan, Milli Mücadelemizi muhteşem anlatan bir eser vermiş Nazım Hikmet gerçeği var! Hanımefendi oldukça incinmiş! İncinmeye ve ağlamaya devam etsin.
Evet sevgili okuyucu! Yazıyı çok uzatmak istemiyorum, bitiriyorum. Türk tarihine ve özellikle cumhuriyet dönemine, Atatürk'e dört bir koldan emperyalizmin yerli işbirlikçileri saldırıyor. Uyanık olmak gerekir! Çok kıymetli tarihçilerimizin kitaplarını okuyun. Kitaplarına tuvalet kağıdı muamelesi yapılması gereken zırva tipleri okumayın! Tarihinize, cumhuriyetinize, Atatürk’ünüze, Türklüğünüze sahip çıkın! Bin yıllık “Şark Meselesi” çerçevesinde seni bu topraklardan atmak isteyen, Türk’ün adını tarih sahnesinden silmek isteyenlere haddini bildir! Ey Türk! Uyan, derin uykularından!
Yüreğinize kaleminize sağlık.
Kaleminize sağlık...
Tesekkürler salih kardeşim
Mükemmel bir yazı. Herkes mutlaka okumalı.
Bu yazımı lütfen her platformda paylaşın ve daha çok kişiye ulaştırın. Tarihimize, Atatürk'e, cumhuriyetimize, Türklüğe düşman olanları iyi tanıyalım. Tarihimize, Atatürk'e, cumhuriyete ve Türklüğümüze sahip çıkalım. “Şark Meselesi” çerçevesinde bizi bu topraklardan atmak isteyen, Türk’ün adını tarih sahnesinden silmek isteyenlere haddini bildirelim