Ankara’daki ilk oturumuyla “tedirgin milliyetçi gençler” arasında bir kıpırdanma yaratan ve tatminkar bir katılımla birtakım kararlar alan Milliyetçi Gençlik Kongresi’nin ikincisi 11 Aralık’ta İstanbul’da düzenlenecek. Çağrı sahibi olarak kongrenin içeriği ve gidişatıyla ilgili bağlayıcı ve dayatmacı açıklamalardan özellikle kaçındım – zira gerçekten efkar-ı umuminin ortaya çıkmasını arzuluyorum ve hasbelkader bütün katılımcıların öyle ya da böyle tanıdığı adam olma avantajımı dayatmaya ve “gütme”ye dönüştürmek istemiyorum. Dönüşmez de; kongrenin katılımcıları halihazırda hem biatçı anlayıştan, hem “azgın milliyetçilik”ten ikrah getirmiş ve “saygın bir vatandaş”a yakışır milliyetçi düşünce ile söylemi arayan gençlerden oluşuyor, bir dayatmanın küçük bir emaresi dahi üçüncü birleşimde dayatmanın uygulayıcısının tek başına oturmasına neden olur.
Öte yandan, kongre toplanma tarihi yaklaşırken “ne yapacağımız”ı belirtmek ve amaçlarımızı tekrarla ortaya koymak gerekiyor. İkinci toplantımızda her şeyden evvel ideolojik prensiplerimize karar vereceğiz. Hem ilk toplantıda yaptığımız tartışmalar, hem de çevrimiçi gerçekleştirdiğimiz temayül anketi bize gösteriyor ki;
Öte yandan, kongre toplanma tarihi yaklaşırken “ne yapacağımız”ı belirtmek ve amaçlarımızı tekrarla ortaya koymak gerekiyor. İkinci toplantımızda her şeyden evvel ideolojik prensiplerimize karar vereceğiz. Hem ilk toplantıda yaptığımız tartışmalar, hem de çevrimiçi gerçekleştirdiğimiz temayül anketi bize gösteriyor ki;
- Hürriyetçi
- Laik
- Serbest piyasayı önemseyen
- Evrensel değerlerin Türkiye’de ihdasını amaçlayan
- Türk deyince “Türk Dünyası”nın tamamını anlayan
Bir milliyetçi çizgimiz var. Bu çizgi esasen Türk milliyetçiliğinin tarihi çizgisidir, ancak milliyetçiliğin partiler uhdesine terk edilmesi günlük ve taktik amaçlı manevralar elinde bu çizginin yitirilmesine neden oldu. Yaptığımız şey, çizgimizi tarihi istikametine tekrar oturtmaya çalışmak: Eskinin ulvi ve “altın” bir milliyetçiliğini yeniden diriltmeye çalışmıyoruz. Elbette ki eskilerimizin birçok eksiği vardır, belki hataları vardır; hepsinden önemlisi, bugün açısından uyumsuz ve anlamsız kalan görüşleri vardır. Eskilerimiz için de eskileri böyleydi muhakkak. Ancak çizgi uzunca bir süre aynıydı: Türklerin diğer milletler önünde hakir düşmesinin nedenlerini tespit edecek yöntemi bulmak, nedenleri tespit etmek ve çözümleri yine doğru yöntemle ortaya koymak. Tarihi seyrimizde bu yöntem bilimsel yöntemdi, Türk milliyetçiliği bu yüzden aynı zamanda bir aydınlanma hareketi olmuştur. Eskilerimizde eksikler görmek bu veçhile onları küçültmez, aksine bizleri onların gurur duyacağı takipçiler yapar. Fakat çizgi bozulduysa ve Türk milliyetçiliği aydınlanma hareketi olma vasfını yitirdiyse, hatta bugün olduğu gibi karanlığın sürmesi için bir araç haline dönüştüyse bir “iç mücadele vermek” milliyetçiliğin farzıdır. Tabularımız, totemlerimiz, dokunulmazlarımız yok, ancak prensiplerimiz, kaidelerimiz, tespitlerimiz var.
Bunun ötesinde, ikinci toplantıda artık resmi örgütlenmemizi temin edecek heyeti seçecek, bu heyet eliyle tüzel kişiliğimize kavuşacağız. Bununla ilgili bir taslak tüzüğümüz var, tartışmaya açacak ve oylamaya sunacağız. Kabul edildiğinde seçilecek heyet bizi “Kongre usulü ile örgütlenen” bir derneğe dönüştürecek.
Bütün bu süreçte çağrı sahibi olarak direttiğim tek tasarruf, hiçbir siyasi partiye yahut zümreye doğrudan davet göndermemek oldu. Zira ben bu yapının “partilerin üzerinde” olması gerektiğini düşünüyorum:
Kasten “partilerüstü” demedim. Zira siyaset-dışı, “siyasetin çirkinliğinden/bozukluğundan ötede” yahut “partilerden uzakta” bir milliyetçi anlayışın tuzağa düşeceğini görüyorum. Ülkede her şeye karar veren siyaset kurumudur ve kirliyse bunun nedeni “temiz”lerin siyasetten uzak durmak istemesidir. Biz böyle yapmayacağız. Fakat “partilerin üzerinde” olacağız: Derdimiz bir partinin kazanmasını sağlamak, bir partiye destek vermek değil, cürmümüz yettiğince, etkinliğimiz elverdiğince nüfuz edebildiğimiz, söz dinletebildiğimiz partilerin bizim prensiplerimizi, kaygılarımızı ciddiye almasını sağlamak. Yani bizler farklı siyasi parti tercihlerinde bulunuyor olabiliriz, fakat üyelerimizin birinci vazifesi, kongrenin faaliyetlerinin ortaya koyduğu neticelerin gereğini yerine getirmek ve siyasetin milliyetçi prensiplere göre şekillenmesini sağlamaktır. En temel meselelerimizden birisi bu: Hemen bütün partiler milliyetçi olduklarını iddia ediyorlar ancak bu milliyetçiliğin tarifini yapmaktan herkes kaçınıyor. Halbuki milliyetçilik “belli”dir, köklüdür, güçlüdür. Hiçbir ideolojiye nasip olmamış bir belirleyiciliğe ve köklü akaide sahip bu düşüncenin şimdilerde bu denli biçimsiz ve ortalık malı olmuş bir araca tenzil edilmesi bizim için acı, bunun da tarifsizlik nedeniyle mümkün olduğunu düşünüyoruz. Birileri milliyetçiliğin gereklerini parti çıkarını gözetmeden dile getirirse, partilerin milliyetçiliği etkilediği bu günler geride kalır, milliyetçilik partileri etkiler.
Önceki toplantımızı takiben sağ olsunlar birçok fedakar dostumuz, yoldaşımız ortadaki yüke omuz verdiler. Bu sayede ikinci birleşim için Ankara’dan otobüs kaldıracağız. Yolcularımızdan sembolik bir ücret alacağız; toplantı sabahı yola çıkacak, akşamı geri döneceğiz. Bu otobüs imkanından faydalanmak isteyenler, maddi durumu sembolik ücrete dahi (100 TL olarak düşünüyoruz) elvermeyen dostlarımız ve başka önerisi/söyleyeceği sözü olanlar, lütfen aşağıdaki e-postama ulaşmaktan çekinmesinler.
Bütün Türkler bir olsa başkalaşır gidişler diyor, bizimle aynı kaygıları paylaşan herkesi toplantımıza katılmaya davet ediyorum. Bu bağlantıyı tıklayarak yer ve saat bilgisini göndereceğimiz katılımcı listesine dahil olabilirsiniz.
M. Bahadırhan Dinçaslan
[email protected]
Bunun ötesinde, ikinci toplantıda artık resmi örgütlenmemizi temin edecek heyeti seçecek, bu heyet eliyle tüzel kişiliğimize kavuşacağız. Bununla ilgili bir taslak tüzüğümüz var, tartışmaya açacak ve oylamaya sunacağız. Kabul edildiğinde seçilecek heyet bizi “Kongre usulü ile örgütlenen” bir derneğe dönüştürecek.
Bütün bu süreçte çağrı sahibi olarak direttiğim tek tasarruf, hiçbir siyasi partiye yahut zümreye doğrudan davet göndermemek oldu. Zira ben bu yapının “partilerin üzerinde” olması gerektiğini düşünüyorum:
Kasten “partilerüstü” demedim. Zira siyaset-dışı, “siyasetin çirkinliğinden/bozukluğundan ötede” yahut “partilerden uzakta” bir milliyetçi anlayışın tuzağa düşeceğini görüyorum. Ülkede her şeye karar veren siyaset kurumudur ve kirliyse bunun nedeni “temiz”lerin siyasetten uzak durmak istemesidir. Biz böyle yapmayacağız. Fakat “partilerin üzerinde” olacağız: Derdimiz bir partinin kazanmasını sağlamak, bir partiye destek vermek değil, cürmümüz yettiğince, etkinliğimiz elverdiğince nüfuz edebildiğimiz, söz dinletebildiğimiz partilerin bizim prensiplerimizi, kaygılarımızı ciddiye almasını sağlamak. Yani bizler farklı siyasi parti tercihlerinde bulunuyor olabiliriz, fakat üyelerimizin birinci vazifesi, kongrenin faaliyetlerinin ortaya koyduğu neticelerin gereğini yerine getirmek ve siyasetin milliyetçi prensiplere göre şekillenmesini sağlamaktır. En temel meselelerimizden birisi bu: Hemen bütün partiler milliyetçi olduklarını iddia ediyorlar ancak bu milliyetçiliğin tarifini yapmaktan herkes kaçınıyor. Halbuki milliyetçilik “belli”dir, köklüdür, güçlüdür. Hiçbir ideolojiye nasip olmamış bir belirleyiciliğe ve köklü akaide sahip bu düşüncenin şimdilerde bu denli biçimsiz ve ortalık malı olmuş bir araca tenzil edilmesi bizim için acı, bunun da tarifsizlik nedeniyle mümkün olduğunu düşünüyoruz. Birileri milliyetçiliğin gereklerini parti çıkarını gözetmeden dile getirirse, partilerin milliyetçiliği etkilediği bu günler geride kalır, milliyetçilik partileri etkiler.
Önceki toplantımızı takiben sağ olsunlar birçok fedakar dostumuz, yoldaşımız ortadaki yüke omuz verdiler. Bu sayede ikinci birleşim için Ankara’dan otobüs kaldıracağız. Yolcularımızdan sembolik bir ücret alacağız; toplantı sabahı yola çıkacak, akşamı geri döneceğiz. Bu otobüs imkanından faydalanmak isteyenler, maddi durumu sembolik ücrete dahi (100 TL olarak düşünüyoruz) elvermeyen dostlarımız ve başka önerisi/söyleyeceği sözü olanlar, lütfen aşağıdaki e-postama ulaşmaktan çekinmesinler.
Bütün Türkler bir olsa başkalaşır gidişler diyor, bizimle aynı kaygıları paylaşan herkesi toplantımıza katılmaya davet ediyorum. Bu bağlantıyı tıklayarak yer ve saat bilgisini göndereceğimiz katılımcı listesine dahil olabilirsiniz.
M. Bahadırhan Dinçaslan
[email protected]